Son yıllarda kolorektal kanser (KRK) tarama yöntemlerinde artan duyarlılık, erken teşhis sağlama açısından büyük umut vaat ederken, ekonomik sürdürülebilirlik açısından ciddi soru işaretleri doğuruyor. Almanya’daki Heidelberg Alman Kanser Araştırma Merkezi’nden araştırmacılar tarafından yürütülen yeni bir çalışma, kolorektal kanser taramasında kullanılan multitarget dışkı DNA testleri (MSDT) ve bu testlerin yenilenmiş versiyonları (N-G MSDT) ile yaygın kullanılan gaitada immün kimyasal testler (FIT) arasındaki maliyet etkinliği karşılaştırmasını masaya yatırdı. Yakın zamanda Annals of Internal Medicine dergisinde yayımlanacak olan bu araştırma, daha yüksek duyarlılığa sahip olan testlerin her zaman ekonomik açıdan daha avantajlı olmadığını ortaya koydu.
Dünyada kanser kaynaklı ölümlerde üst sıralarda yer alan kolorektal kanserin, erken tanısıyla sağkalım oranlarının artırılması mümkün. MSDT ve N-G MSDT gibi yeni nesil moleküler testler, ileri neoplazi ve erken evre KRK tespitindeki üstün duyarlılıkları nedeniyle klinik avantaj sağlıyor. Ancak araştırma, bu artan tespit kapasitesinin beraberinde önemli maliyet yükleri getirdiğini ve mevcut sağlık bütçeleri göz önüne alındığında sorun teşkil ettiğini vurguluyor. Özellikle Medicare geri ödeme oranları, test maliyetleri ve kolonoskopi takibine uyum oranları gibi pek çok parametre değerlendirilerek gerçekleştirilen ekonomik analizde, MSDT ve N-G MSDT tabanlı taramalarla erken evre KRK veya ileri neoplazi tespiti başına düşen maliyetlerin, FIT tabanlı testlere kıyasla 7 ila 9 kat daha yüksek olduğu saptandı.
Çalışmada ilginç bir şekilde, MSDT ve N-G MSDT testlerinin fiyatlarının mevcut seviyelerinin %20’sine kadar düşürülmesi halinde bile, bu testlerin FIT’e ekonomik açıdan üstünlük sağlayamayacağı dikkat çekiyor. Bu durum; yüksek duyarlılığa sahip testlerin toplumsal sağlık politikaları kapsamında her zaman tercih edilmesinin doğru olmadığını gösteren önemli kanıtlar sunuyor. Kamu sağlığı stratejilerinde, maliyet açısından sürdürülebilir yaklaşımlar ile test duyarlılığı arasında dengeli bir yol izlenmesinin kaçınılmaz olduğu sonucuna varıldı.
Araştırmanın bir diğer önemli ayağı, farklı seviyelerde kolonoskopi uyum oranlarına göre modellenen senaryolar oldu. Pozitif dışkı testlerini takiben kesin tanı ve tedavi imkânı sunan kolonoskopiye uyum oranları %30 ile %90 arasında değişiklik gösterdiğinde, düşük uyum oranlarında MSDT ve N-G MSDT’nin ek maliyet yükünün 1,4 milyon ve 1,5 milyon doların üzerine çıktığı görüldü. En yüksek uyum düzeyinde bile, erken teşhis edilen her vaka için ek maliyet yarım milyon doları aşıyor. Bu göstergeler, MSDT tabanlı testlerin ekonomik açıdan halen ciddi verimsizlikler içerdiğini ortaya koydu.
Araştırmacılar, FIT testlerinin pozitiflik eşik değerinde yapılacak stratejik ayarlamalarla, bazı durumlarda MSDT ve N-G MSDT’ye benzer tanısal performans elde edilebileceğini vurguladı. Bu yaklaşım, maliyetleri düşürürken klinik etkinliği korumaya imkân veren önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla, çok daha pahalı testlerin üstünlüğü varsayımına yönelik ciddi bir sorgulama yapılıyor ve tarama protokollerinin bu doğrultuda revize edilmesi öneriliyor.
Metodolojik açıdan bakıldığında, çalışma iki farklı hasta kohortundan elde edilen veriler ışığında, Cologuard (MSDT) ve Cologuard Plus (N-G MSDT) ile standart ticari FIT testi arasındaki tanısal doğruluğu karşılaştırdı. Medicare geri ödeme oranları ve kolonoskopi takibi gibi gerçek dünya parametreleri hesaba katılarak, ileri evre neoplazi veya erken evre KRK teşhisi başına düşen toplam tarama maliyetleri hesaplandı. Bu kapsamlı model, tarama maliyet-etkinliğini nesnel ve tekrarlanabilir biçimde değerlendiren şeffaf bir çerçeve sundu.
Sonuçlar, yalnızca test maliyeti değil; takip prosedürlerinin hasta uyumu, sağlık sistemi geri ödeme politikaları ve test duyarlılığı parametrelerinin birbiri ile etkileşim içinde değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Multitarget DNA testlerinin yaygınlaştırılmasının değerini sorgulayan bu bulgular, özellikle sınırlı sağlık kaynaklarının etkin kullanımı açısından büyük önem taşıyor. FIT’in sunduğu uygun maliyetli ve erişilebilir tarama imkânı, günümüz sağlık ortamında geçerliliğini koruyor.
Öte yandan, MSDT ve N-G MSDT testlerinin, hastanın genetik ve epigenetik yapısına ilişkin ek bilgiler sağlayarak bazı seçilmiş hasta gruplarında daha fazla fayda sağlama potansiyeline sahip olduğu belirtiliyor. Ancak bu avantajların, karşılaştırmalı etkinlik araştırmalarıyla maliyet analizlerine entegre edilmesi gerekliliği üzerinde duruluyor. Günümüzde kullanım alanları belli hasta profilleri ile sınırlı tutulmalı ve genel popülasyon taramasına esas teşkil etmeden önce ekonomik etkilerin iyice değerlendirilmesi önem kazanıyor.
Araştırmanın yazarları, gelecekte daha hassas risk sınıflandırması modelleri geliştirilerek, hastaya özgü tarama algoritmalarının oluşturulmasını öneriyor. Böylece hem FIT hem de multitarget DNA testlerinin güçlü tarafları birleştirilerek, kişiye özel kanser önleme stratejileri hayata geçirilebilir ve sağlık bütçeleri ile uyumlu çözümler sürdürülebilir hale gelebilir. Bu “akıllı tarama” yöntemleri, kanser tarama alanında gelecek vizyonunu şekillendirebilir.
Sonuç olarak, mevcut ekonomik değerlendirme, yüksek duyarlılıklı multitarget DNA tabanlı testlere yönelik hevesin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Kolorektal kanser taramasında FIT uygulamasının hem klinik etkinlik hem de maliyet etkinliği bakımından güçlü bir seçenek olarak kalmaya devam ettiğini gösteriyor. Yenilikçi teknolojilerle ekonomik gerçekler arasında denge kurulması, toplum sağlığında kalıcı ve sürdürülebilir kazanımlar için elzemdir.
Bu çalışma, artan kanser yükü ve kısıtlı finansal kaynaklar karşısında politika yapıcılar, klinisyenler ve sağlık yöneticileri için önemli bir yol gösterici niteliği taşıyor. İleri moleküler testlerin benimsenmesinde, sınırlı bütçeler içinde erişilebilirlik, bilimsel kanıt ve maliyet etkinliği kriterlerinin birlikte dikkate alınması gerekiyor. Böylece kolorektal kanser taramasında geniş kitlelere hizmet veren programlar hem bilimsel hem de ekonomik açıdan desteklenmiş olacaktır.
Özetle, teknolojik ilerlemelerin sunduğu potansiyelin abartılmadan, sağlık sistemlerinin ekonomik sınırları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. FIT tarama testlerinin ayarlanabilir eşik değerleri, maliyeti kontrol altında tutarken tarama etkinliğini yükseltebilecek önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanserle mücadelede inovasyon ve ekonomik gerçekler arasında sağlıklı bir diyalog kurulması, etkin ve kapsayıcı tarama programlarının başarısı için anahtardır.
Araştırma Konusu: People
Makale Başlığı: Dollars needed to pay per early-detected colorectal cancer in stool-based screening
Haberin Yayın Tarihi: 13-May-2025
Web References: http://dx.doi.org/10.7326/ANNALS-24-04026
Doi Referans: 10.7326/ANNALS-24-04026
Anahtar Kelimeler: Colorectal cancer, Cost effectiveness, Cancer screening