Hepatektomi Hastalarında İnflamasyon Belirteçlerinin Klinik Sonuçları Öngörmedeki Rolü

Son yıllarda kanser tedavisinde ve immünolojide önemli gelişmeler kaydedilirken, hepatosellüler karsinom (HCC) hastalarının prognoz tahmininde yeni bir yöntem geliştirildi. Radikal hepatektomi uygulanan hastalarda, inflamasyon tabanlı biyobelirteçler kullanılarak hastaların sağkalım oranlarını önceden tahmin etmeye olanak veren bir model ortaya kondu. Bu yenilikçi yaklaşım, vücuttaki iltihaplanma ve bağışıklık durumunu yansıtan iki önemli parametre olan C-reaktif protein / albümin oranı (CAR) ile Sistemik İnflamatuar Yanıt İndeksi’ni (SIRI) birleştirerek klinik uygulamalarda başarıyla kullanılabilecek güçlü bir öngörü aracı geliştirdi.

Hepatosellüler karsinom, karaciğerin primer malign tümörü olarak dünya genelinde en ölümcül kanserler arasında yer almaktadır. Erken teşhis ve etkili tedavi sağkalımda belirleyici olurken, radikal hepatektomi bu hastalar için temel tedavi seçeneği olarak kabul ediliyor. Ancak tümörlerin davranış biçimleri ve hastaların bireysel farklılıkları nedeni ile uzun dönem hayatta kalımın tahmin edilmesi zorlaşmaktadır. Bu durum, tümör ve konak hücre etkileşimlerini yansıtan biyolojik belirteçlerin entegre edildiği gelişmiş prognostik sistemlerin önemini artırmaktadır.

920 hastanın katılımıyla gerçekleştirilen bu kapsamlı çalışma, sistemik inflamasyonun HCC hastalarının prognozu üzerindeki etkisini inceleyen en geniş serilerden biri olma özelliğine sahiptir. Operasyon öncesinde alınan kan örneklerinde CAR ve SIRI gibi parametreler ile diğer klinik ve patolojik faktörler detaylı şekilde analiz edildi. CAR ve SIRI, rutin kan testlerinden kolaylıkla elde edilen, tümör ilerlemesi sırasında yükselen sistemik inflamasyonun yoğunluğunu ve bağışıklık durumunu ölçen değerlerdir.

C-reaktif protein (CRP), karaciğerde inflamasyon durumunda artan bir akut faz proteinidir ve pek çok kanserde olumsuz prognoz ile ilişkilidir. CRP’nin albümin ile orantılanması sonucu elde edilen CAR değeri, inflamasyon şiddeti ile karaciğerin fonksiyonel ve beslenme durumu arasındaki dengeyi yansıtır. Yüksek CAR seviyeleri, çeşitli tümör agresifliği ve fiziksel direncin düşüklüğüne işaret ederek hastaların sağkalım olasılığını negatif etkiler.

CAR’ı tamamlayıcı bir biyobelirteç olan Sistemik İnflamatuar Yanıt İndeksi (SIRI), nötrofil, monosit ve lenfosit sayılarını kullanarak immun sistemin tümörle mücadelesinin durumunu gösterir. Nötrofil ve monositler tümör gelişimini teşvik eden proinflamatuar faktörler salgılarken, lenfositler antitümör bağışıklığı sağlar. Yüksek SIRI değeri, tümör destekleyici inflamatuar ortamın hakim olduğu ve bağışıklık cevabının zayıfladığı durumları anlatır.

Çalışmada, bu iki göstergenin kesim değerleri ROC (receiver operating characteristic) eğrileri ile optimize edilerek, tahmin başarısı en üst seviyeye çıkarıldı. Çok değişkenli Cox regresyon analizleri ise CAR ve SIRI’nin yanı sıra tümör büyüklüğü, Hepatit B virüsü (HBV) DNA düzeyi, koagülasyon parametreleri, mikrovasküler ve makrovasküler invazyon ve Edmondson-Steiner sistemine göre histopatolojik grade gibi faktörlerin bağımsız olarak sağkalım üzerine etkili olduğunu ortaya koydu. Bu veriler, HCC’nin prognozunun hem tümörle ilgili hem de sistemik faktörlerin birlikte değerlendirilmesiyle daha doğru kurgulanabileceğini gösterdi.

Araştırmanın öne çıkan başarılarından biri de, CAR, SIRI ve diğer klinik değişkenleri birlikte kullanan bir nomogram geliştirilmesidir. Bu grafiksel model, radikal hepatektomiyi takiben 1, 3 ve 5 yıllık sağkalım olasılıklarını başarılı şekilde tahmin etmektedir. Doğrulama kümelerinde elde edilen AUC değerlerinin 0.7’nin üzerinde olması, nomogramın üstün ayırt edici gücünü kanıtlamaktadır. Böylece, inflamasyon bazlı biyobelirteçlerle geleneksel klinik parametrelerin entegrasyonu hastaların prognoz sınıflamasında önemli bir avantaj sağlamaktadır.

Klinisyenler açısından bu nomogram, hastaların ameliyat sonrası takip stratejilerini belirlemede, ek tedavi kararlarını vermede ve hasta bilgilendirmesinde büyük kolaylık sunmaktadır. CAR ve SIRI ölçümlerinin standart kan testlerinden alınabiliyor olması da modelin günlük pratikte ek maliyet getirmeden uygulanabilmesinin önünü açmaktadır.

Bilimsel açıdan ise bu çalışma, sistemik inflamasyonun kanser ilerlemesindeki rolünü daha iyi anlama yolunda önemli katkıda bulunmaktadır. Tümör ve konak immün-inflamatuar etkileşimleri, tümör agresifliği ve tedavi direnci açısından kritik öneme sahiptir. CAR ve SIRI gibi ölçümlerle somut bir şekilde değerlendirilmesi, hastaların klinik kaderini etkileyen patofizyolojik mekanizmaları objektif hale getirmektedir.

Ayrıca, HBV DNA düzeylerinin bağımsız prognostik faktör olarak belirlenmesi, HCC’nin etyolojik çeşitliliğini ve HBV’nin karaciğer mikroçevresinde inflamasyon üzerindeki etkisini vurgulamaktadır. Yüksek HBV viral yükü, kronik inflamasyonun devamlılığını sağlayarak, inflamatuar göstergelerde artışa ve dolayısıyla tümör destekleyici ortamın güçlenmesine neden olmaktadır.

Mikrovasküler ve makrovasküler invazyon gibi klinik olarak kötü prognozun işaretçisi olan tümör yayılım özellikleri de modele dahil edilerek sistemik inflamatuar durum ile birlikte değerlendirildiğinde, sağkalım tahminlerinde daha kapsamlı ve doğruluğu yüksek sonuçlar elde edilmiştir.

Nomogramın klinik yarar düzeyi, kalibrasyon eğrileri ve karar eğrisi analizi (DCA) ile doğrulanmış olup, sadece istatistiksel olarak değil aynı zamanda klinik karar sürecinde hastaya zarar vermeden maksimum faydayı sağlayacak şekilde çalıştığı gösterilmiştir. Böylece, aşırı tedavi veya yetersiz tedavi riskleri azaltılmaktadır.

Son olarak, bu çalışma onkoloji alanındaki paradigma değişimini de yansıtmaktadır. Tümör morfolojisi ya da genetiğine odaklanmaktan çok, konakla tümör arasındaki ilişkiye odaklanan, basit ancak etkili biyobelirteçlerle hastaları risk gruplarına ayıran ve tedavi stratejilerini kişiselleştiren modern tıbbın ilk örneklerinden biridir.

Araştırmanın uzun dönemli ve büyük hasta grubunda uygulanması bulguların güvenilirliğini arttırmakla beraber, farklı coğrafyalarda ve hasta gruplarında doğrulamaya yönelik ileriye dönük çok merkezli çalışmaların gerekliliği vurgulanmaktadır. Ayrıca inflamatuar parametrelerin zaman içindeki değişimlerinin tedavi cevabı ve nüks ile ilişkisini araştırmak gelecekteki önemli çalışma alanlarından biri olacaktır.

Özetle, hepatosellüler karsinomda radikal hepatektomi geçiren hastaların sağkalımını bireyselleştirilmiş olarak tahmin etmek için CAR ve SIRI kombinasyonu güçlü ve pratik bir model ortaya koymaktadır. Sistemik inflamasyonun ve bağışıklık durumunun etkisini yansıtan bu biyobelirteçler, klinisyenlerin karar verme süreçlerini optimize ederken, hasta sağkalımını artırma yolunda umut vadeden bir araç olarak ön plana çıkmaktadır. Onkolojide biyobelirteçlerin yükselen önemi düşünüldüğünde, bu model gelecekteki hasta yönetiminde temel taşlardan biri olabilir.

Araştırma Konusu:
Hepatosellüler karsinom hastalarında radikal hepatektomi sonrası sağkalımın sistemik inflamasyon göstergeleri kullanılarak tahmini.

Makale Başlığı:
C-reactive protein to albumin ratio combined with the Systemic Inflammatory Response Index predicts the prognosis of patients undergoing radical hepatectomy.

Web References:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-14163-3

Doi Referans:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-14163-3

Resim Credits:
Scienmag.com

Anahtar Kelimeler:
C-reaktif protein / albümin oranı, Sistemik İnflamatuar Yanıt İndeksi, hepatosellüler karsinom, radikal hepatektomi, sistemik inflamasyon, sağkalım tahmini, biyobelirteç, tümör-konak ilişkisi, prognostik model, karaciğer kanseri, inflamasyon bazlı belirteçler, klinik prognostik araçlar

0 Votes: 0 Upvotes, 0 Downvotes (0 Points)

Leave a reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Onkolojideki En Yeni ve Önemli Gelişmeleri Kaçırmayın

E-posta yoluyla paylaşımlarınızı almak için onay veriyorum. Daha fazla bilgi için lütfen Gizlilik Politikamızı inceleyin.

Loading Next Post...
Takip Et
Search
ŞU ANDA POPÜLER
Loading

Signing-in 3 seconds...