Son yıllarda mide kanseri üzerine yapılan araştırmalar, bu hastalığın erken dönem moleküler ve hücresel değişimlerine dair önemli bulgular ortaya koymuştur. Hong Kong Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden (HKUMed) bilim insanları, mide kanserinin başlamasını tetikleyen genetik mutasyonları ve hücresel süreçleri detaylandırarak, bu ölümcül hastalığın erken teşhis ve önlenmesinde yeni kapılar açtı. Son teknoloji genom sıralama teknikleri ve üç boyutlu organoid modelleri kullanılarak yürütülen bu çalışmalar, mide kanserinin oluşumundaki gizemli başlangıç evrelerinin anlaşılmasına olanak sağlıyor.
Mide kanseri, özellikle Doğu Asya ülkelerinde yaygınlığı yüksek olan ve ölüm oranları bakımından ciddi bir halk sağlığı problemi olmaya devam ediyor. Hong Kong’da nüfusun yaklaşık %15’ini etkileyen Helicobacter pylori enfeksiyonu, mide iç yüzeyinde kronik iltihaba yol açarak “intestinal metaplazi” (IM) gibi prekanseröz lezyonların gelişimini hızlandırıyor. Ancak, sağlıklı mide epitelinden kanser öncesi hücresel değişimlere doğru ilerleyen süreçte yaşanan moleküler olaylar uzun süre netlik kazanamamıştı. HKUMed araştırma grubu, hem normal hem de premalign mide dokularındaki mutasyonları ayrıntılı bir şekilde kataloglayarak bu boşluğu önemli ölçüde doldurdu.
Araştırmacılar, İngiltere’deki Wellcome Sanger Enstitüsü ve ABD’deki Broad Institute ile işbirliği içinde, toplamda binin üzerindeki mide mukozası örneklerini tüm genom dizileme ve hedefe yönelik dizileme yöntemleriyle analiz etti. Hong Kong, ABD ve İngiltere’den edinilen bu geniş ve çeşitli biyopsi örnekleri, mide epitelyumundaki somatik mutasyonların hayat boyunca nasıl biriktiğini ve bu birikimin kanser riskini nasıl artırdığını yüksek doğrulukla ortaya koydu.
Elde edilen verilere göre, normal mide bezleri yılda ortalama 28 somatik mutasyon biriktirirken, mide kanseri tanısı konmuş hastalarda bu rakamın özellikle intestinal metaplazi alanlarında iki katından fazla arttığı görüldü. Ayrıca bazı mide bölümlerinde erken yaşlarda, yani ergenlikten genç yetişkinliğe kadar olan süreçte ortaya çıkan kromozomal anormallikler belirlendi. Trizomi gibi yapısal kromozom bozuklukları, kronik inflamasyon ya da enfeksiyon kaynaklı mutajenik etkenlere maruz kalmanın genom üzerinde erken yaşlardan itibaren etkili olduğunu gösterdi.
Genomik çalışma ile eş zamanlı olarak HKUMed ekibi, mide kanser hastalarından elde edilen dokulardan üç boyutlu intestinal metaplazi organoidleri geliştirdi. Bu organoidler, orijinal dokunun mimari ve işlevsel özelliklerini taklit ederek laboratuvar ortamında hücresel davranışların derinlemesine incelenebilmesine imkan sağladı. Profesör Helen Yan Hoi-ning ve Profesör Leung Suet-yi yönetimindeki ekip, IM evresinde farklı aşamaları temsil eden 70’in üzerinde organoid kültürü yaratarak mide kanserinin başlangıç sürecine dair dinamik bir araştırma platformu kurdu.
İlginç şekilde, intestinal metaplazi organoidlerinde hem mide hem bağırsak hücresi özelliklerini taşıyan “hibrit” hücresel fenotipler gözlemlendi. Bu hücreler, normal mide ya da bağırsak hücrelerinde tipik olarak gözlemlenen farklılaşmış kimliklerin aksine, fetal döneme özgü gen ağlarının yeniden etkinleşmesiyle yüksek bir hücresel esneklik kazanmıştı. Bu plastik yapı, söz konusu prekanseröz hücrelerin malign özellikler kazanma potansiyelinin, örneğin kromozom 20’nin fazladan kopyalarının ortaya çıkması ve serbest büyüme yeteneği gibi kanserle ilişkili halleri geliştirmesine zemin hazırlıyordu.
Bu bulgular sadece temel bilim açısından değil, aynı zamanda klinik uygulamalar açısından da büyük önem taşıyor. Dünya genelinde intestinal metaplazi prevalansının %25 civarında olduğu tahmin edilmekte. Dolayısıyla yüksek risk altındaki hastaların erken ve doğru şekilde tespit edilmesi, mide kanserinin ilerlemesini durdurmak için hayati önem taşımakta. Organoid platformları, stabil prekanseröz olgulardan kansere dönüşme ihtimali yüksek olanları ayırt etmeye yardımcı olarak kişiselleştirilmiş takip ve tedavi stratejilerinin geliştirilmesini mümkün kılıyor.
Ayrıca, kronik inflamasyonun ve erken yaş maruziyetlerinin mide kanserindeki genomik değişiklikler üzerindeki rolünün ortaya konması, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin levhasını yeniden tartışmaya açıyor. Sigara, aşırı alkol tüketimi, fazla tuzlu diyet ve Helicobacter pylori enfeksiyonu gibi bilinen risk faktörleri, genomik instabilitenin artmasına ve kanserleşmenin hızlanmasına katkıda bulunuyor. Bu nedenle halk sağlığı politikalarında bu faktörlerle mücadele büyük önem kazanıyor.
Yaşayan organoid modellerinin varlığı, ilaca yanıt değerlendirmeleri ve yeni terapötik seçeneklerin araştırılmasında da çığır açıyor. Araştırma lideri Profesör Leung, henüz kanser öncesi aşamalarda hastalığın ilerlemesini durduracak ya da geri çevirecek ilaçların geliştirilmesinin mümkün olduğunu belirtiyor. Bu yenilikçi yaklaşımların uygulanması, özellikle yüksek riskli bölgelerde mide kanseri yükünün global ölçekte azaltılmasına katkı sağlayabilir.
Araştırma, Wellcome Sanger Enstitüsü’nden Sir Michael R Stratton ile HKUMed’den Profesör Leung Suet-yi’nin öncülüğünde uluslararası, disiplinlerarası bir işbirliği çerçevesinde yapıldı. Patoloji, genomik, kanser biyolojisi ve klinik bilimler alanlarındaki uzmanların bir araya gelmesi, mide kanseri gibi kompleks bir hastalıkla mücadelede çok yönlü yaklaşımların önemini bir kez daha göstermiş oldu.
Finansman desteği, Hong Kong Hükümeti’nin İnovasyon ve Teknoloji Komisyonu aracılığıyla desteklenen Health@InnoHK Girişimi kapsamındaki Onkoloji ve İmmünoloji Merkezi başta olmak üzere Wellcome Trust gibi büyük kuruluşlardan sağlandı. Bunun yanında hayırsever bağışlar ve rekabetçi araştırma projeleri ile de kaynaklar güçlendirildi. Bu durum, mide kanserine yönelik global çapta bilimsel araştırmaların ve yenilikçi yöntemlerin önemine geniş çapta takdir edildiğini gösteriyor.
Sonuç olarak, HKUMed liderliğindeki bu kapsamlı araştırma, mide kanseri oluşumunun erken evrelerini hem genomik hem de hücresel düzeyde anlamada devrimsel bir adım olarak değerlendiriliyor. Sessizce ilerleyen genomik değişikliklerin ve prekanseröz hücrelerin dinamik plastisitesinin ortaya konulması, erken müdahale ve kişiselleştirilmiş tıp alanında dönüştürücü klinik uygulamalara zemin hazırlamaktadır. Bu gelişmeler, mide kanserinin başlangıcında durdurulabilmesinin önünü açarak dünya çapında sayısız hayatın kurtarılmasına önemli katkı sağlayabilir.
—
**Araştırma Konusu**: Erken moleküler ve hücresel değişimlerle mide kanseri oluşumunun başlangıç süreçlerinin incelenmesi.
**Makale Başlığı**: The somatic mutation landscape of normal gastric epithelium
**Haberin Yayın Tarihi**: 10 Nisan 2025
**Web References**:
– Nature Yayını: https://www.nature.com/articles/s41586-025-08708-6
– Gut Yayını: https://gut.bmj.com/content/74/4/522
**Resim Credits**: The University of Hong Kong
**Anahtar Kelimeler**: Mide kanseri, keşif araştırması, kanser araştırması, intestinal metaplazi, genomik mutasyonlar, organoid modelleri, erken kanser teşhisi, mide epiteliyumu, Helicobacter pylori, kronik inflamasyon