Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) gerçekleştirilen çığır açan randomize kontrollü klinik araştırma, meme kanseri sağlamış bireylerde yapılandırılmış iki aylık bir fiziksel rehabilitasyon programının kardiyorespiratuar fitness ve sağlıkla bağlantılı yaşam kalitesi (HRYaK) üzerindeki etkilerini ortaya koydu. Kanser tedavisinde sağkalım oranlarının önemli ölçüde yükselmesine rağmen, tedavi sonrası kardiyovasküler sağlık sorunları çoğu zaman göz ardı ediliyor. Bu çalışmanın elde ettiği sonuçlar, meme kanseri sonrası uzun vadeli kardiyorespiratuar sorunlarla mücadelede önemli bir adım teşkil ediyor. Özellikle BAE gibi meme kanseri sağkalım oranlarının artış gösterdiği ve rehabilitasyon alanının henüz yeterince gelişmediği bölgelerde, bu tür müdahalelerin gerekliliğini net biçimde ortaya koydu.
Meme kanseri tedavisinde kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler, bölgesel hastalıkta beş yıllık göreceli sağkalım oranının %99’a ulaşmasını sağladı. Ancak, bu yaşam kurtarıcı tedaviler, hastalarda kardiyorespiratuar kapasitelerinde zayıflama ve yaşam kalitesinde düşüş gibi uzun süreli yan etkilere neden oluyor. Tedavi süreci tamamlandıktan sonra hastaların fiziksel ve psikososyal iyileşmelerini destekleyecek programlar ise halen sınırlı sayıda bulunuyor. Bu nedenle, BAE’de meme kanseri sağlamış bireylerin kardiyorespiratuar rehabilitasyonuna yönelik yapılandırılmış programların geliştirilmesi önemli bir ihtiyaç olarak belirmiştir.
Çalışmaya, 18-65 yaşları arasında, kemoterapi ve/veya radyoterapi tedavilerini tamamlamış ve fiziksel aktiviteye katılabilecek durumda olan 62 meme kanseri sağkalımcısı kaydedildi. Katılımcılar, BAE’nin en önde gelen onkoloji merkezlerinden olan Al Tawam Hastanesi ve Dubai Hastanesi’nden alındı. Randomizasyon yöntemiyle müdahale grubuna (MGr) ve kontrol grubuna (KGr) ayrılan bireylerden MGr, özel olarak planlanmış fiziksel rehabilitasyon programına dahil edilirken, KGr standart takip protokolü doğrultusunda ilerledi. Katılımcıların yaş ve sağlık durumları programın uygulanabilirliği için önceden titizlikle değerlendirildi.
Müdahale programı, iki ay süren yapılandırılmış bir aerobik egzersiz temeline dayanıyordu. MGr üyeleri, haftada iki kez Thumbay Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde denetimli seanslara katıldı ve haftada üç kez evde uygulanan ek egzersizlerle desteklendi. Program, meme kanseri tedavisi gören bireylerin fiziksel limitlerini ve ihtiyaçlarını gözeterek kardiyorespiratuar fonksiyonların geliştirilmesine odaklandı. Egzersizler, düşük ile orta yoğunluk arasında ayarlanarak güvenlik ve etkinlik dengesi sağlandı.
Araştırmanın birincil çıktı ölçütleri arasında, katılımcıların kardiyorespiratuar fitness seviyesi, standartlaştırılmış 2 km yürüyüş testi sırasında Cosmed Fitmate Pro cihazı kullanılarak ölçülen maksimum oksijen tüketimi (VO₂peak) ile değerlendirildi. Ayrıca, solunum fonksiyonları zirve ekspiratuar akım hızı (PEFR) testiyle takip edildi. Bu fizyolojik parametrelerle birlikte, hastaların sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi, domenlere ayrılmış QLQ-C30 anketi kullanılarak kapsamlı biçimde analiz edildi. Çalışmada hasta bildirimli sonuçların önemi de vurgulandı.
Programın bitiminde, müdahale grubundaki katılımcılarda VO₂peak ortalama 8.3 ml/kg/dk artış gösterirken, kontrol grubunda bu değer yaklaşık 1.1 ml/kg/dk azaldı. PEFR değerleri de MGr’de 81 L/dk artışla belirgin biçimde iyileşirken KGr’de hafif düzeyde gerileme gözlendi. Bu bulgular, kardiyorespiratuar kapasite ve akciğer fonksiyonlarının egzersizle etkin şekilde arttığını bilimsel olarak kanıtladı. İstatistiksel açıdan da anlamlı bulunan bu gelişmeler, programın etkinliğinin güçlü bir göstergesidir.
Fizyolojik kazanımların ötesinde, rehabilitasyon programı katılımcıların yaşam kalitesinde kayda değer artışlara yol açtı. Fiziksel, rol, duygusal ve genel işlevsellik alanlarında anlamlı iyileşmeler yaşandı. Yorgunluk, nefes darlığı, ağrı ve uyku sorunları gibi rahatsız edici semptomlarda belirgin azalma rapor edildi. Üç aylık takipte de bu olumlu etkiler korundu. Bu durum, müdahalenin kalıcı faydalar sağladığını ortaya koydu ve sürdürülmesi gereken programların değerini gösterdi.
Araştırmanın metodolojisi, seçici yanlılığı en aza indirmek amacıyla randomizasyon ve dağıtım prosesleri üçüncü bir taraf tarafından çift kör şekilde yürütüldü. Katılımcıların müdahale tipinden dolayı tamamen körlenmesi mümkün olmadığından, sonuç ölçümleri yapan uzmanlar grup atama bilgisinden bağımsız değerlendiricilerdi. Bu da sonuçların geçerlilik ve güvenilirliğini artıran önemli bir faktör olarak öne çıktı.
Meme kanseri insidansının hızla arttığı Orta Doğu’da, bu tür rehabilitasyon yaklaşımlarının benimsenmesi sağlık sistemleri için büyük önem taşıyor. BAE’nin gelişmiş medikal altyapısı ve çok kültürlü nüfusu, böyle klinik deneylerin gerçekleştirilmesi için uygun ortam sunarak bölgedeki diğer merkezler için model teşkil ediyor. Bu fiziksel rehabilitasyon paradigması, ölçeklenebilir ve kültüre uygun programların geliştirilmesi için önemli bir örnek oluşturuyor.
Kanser sağkalımcılarında sıklıkla gözlenen kardiyorespiratuar dekondisyon durumunun dünya çapında tanımlanmasına rağmen, birçok bölgede bu durumun yönetimi halen yetersiz. Bu çalışma, klinik egzersiz fizyolojisi ile onkoloji bakımını bir araya getiren yeni bir model önererek, nakledilebilir ve çoğaltılabilir rehabilitasyon hizmetlerinin altyapısını kuruyor. Böylece sağkalımcıların yaşam kalitesini etkileyen kardiyovasküler sorunlara etkin müdahale imkanları yaratılıyor.
Araştırma, aerobik egzersizlerin önemini vurgulamakla birlikte, gelecekte kuvvet antrenmanı, esneklik egzersizleri ve psikososyal destek gibi multidisipliner yaklaşımların entegrasyonunu öneriyor. Bilişsel ve sosyal işlevsellik alanlarında programın sınırlı etki gösterdiği belirtilerek, tamamen bütüncül bir iyileşme için kapsamlı ve bireyselleştirilmiş müdahalelerin geliştirilmesinin gerekliliğine işaret ediliyor. Bu da meme kanseri sonrası rehabilitasyonda yeni araştırma ve uygulama alanlarının habercisidir.
Elde edilen bulgular, sağlık politikaları açısından da değerlendirilmelidir. Yapılandırılmış, denetimli fiziksel rehabilitasyon programlarının ulusal kanser kontrol planlarına dahil edilmesi; kardiyovasküler morbiditeyi azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak adına önem taşımaktadır. Uzun vadede bu tür programlar, sağlık hizmetlerinin üzerindeki ekonomik yükü hafifletirken, hastaların aktif ve verimli yaşam sürelerini uzatabilir.
İki kilometrelik yürüyüş testi ve zirve akım ölçerler gibi basit, non-invaziv ve erişilebilir değerlendirme araçlarının kullanımının yaygınlaşması, fiziksel rehabilitasyon programlarının klinik ve toplumsal alanlarda daha geniş kitlelere ulaştırılmasının önünü açıyor. Özellikle kaynakların kısıtlı olduğu çevre birimler ve ayaktan tedavi merkezleri için pratik ve uygulanabilir çözümler sunuyor.
Son olarak, bu deneysel başarı, onkologlar, fizyoterapistler, rehabilitasyon uzmanları ve hasta eğitmenleri arasında multidisipliner işbirliğinin önemini de ortaya koyuyor. Entegre bakım ağlarının oluşturulması, meme kanseri sağkalımcılarının fiziksel ve sosyal hayata dönüşlerinde kritik rol oynayacaktır. Sağlık sistemleri, bu tür interdisipliner yaklaşımları destekleyerek hastaların bütüncül iyileşmesini sağlayabilir.
Özetle, BAE merkezli bu önemli çalışma, meme kanseri sağkalımcılarında kardiyorespiratuar sağlığı ve yaşam kalitesini artıran, etkili ve tekrarlanabilir bir fiziksel rehabilitasyon modeli sunmaktadır. Bu bulgular, post-kanser bakım paradigmasında fiziksel aktivitenin terapötik önemini pekiştirirken, küresel anlamda servis standartlarının yükseltilmesine öncülük edebilir. Artan kanser sağkalım sayıları göz önünde bulundurulduğunda, bu tür müdahaleler hastaların yaşama bağlılığını ve yaşam kalitesini beraberinde getirecek temel tedavi tamamlayıcıları haline gelecektir.
Çalışma, ClinicalTrials.gov üzerinde NCT06013527 kaydıyla resmi olarak lisanslanmış ve klinik inovasyon ile hasta odaklı bakım vizyonunun ürünüdür. Bilimsel yöntemlerle hazırlanan rehabilitasyon protokolünün kanser iyileşmesindeki eksiklikleri giderme potansiyelini göstererek, onkoloji tedavisi sonrası dönemde bütüncül sağkalım yönetimine yeni bir çığır açmaktadır.
—
**Araştırma Konusu**: Physical rehabilitation effects on cardiorespiratory fitness and health-related quality of life in breast cancer survivors
**Makale Başlığı**: Physical rehabilitation program for cardiorespiratory health and quality of life among breast cancer survivors in UAE: a randomized control trial
**Web References**: https://doi.org/10.1186/s12885-025-14005-2
**Doi Referans**: https://doi.org/10.1186/s12885-025-14005-2
**Resim Credits**: Scienmag.com
**Anahtar Kelimeler**: meme kanseri rehabilitasyon programı, kardiyorespiratuar fitness gelişimi, kanser sağkalımında kardiyovasküler sağlık, meme kanseri sağkalımcılarında fitness artışı, sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi, tedavi sonrası kardiyovasküler komplikasyonlar, randomize kontrollü onkoloji çalışması, yapılandırılmış fiziksel rehabilitasyon, BAE meme kanseri araştırması