Radikal Gastrektomi Sonrası İyileşmede Probiyotiklerin Rolü

Kanser tedavisinde önemli bir aşama olarak kabul edilen mide kanseri cerrahisinde, neoadjuvan kemoterapi sonrası minimal invaziv radikal gastrektomi uygulanan hastalarda perioperatif probiyotik kullanımının etkilerini inceleyen uluslararası çok merkezli randomize kontrollü bir çalışma başlatıldı. GISSG 2023-01 adı verilen bu öncü araştırma, mide kanseri tedavisinde ameliyat sonrası enfeksiyon oranları ve gastrointestinal iyileşme süreçlerini iyileştirmeyi hedefleyerek, probiyotiklerin klinik sonuçlar üzerindeki etkinliğini sistematik olarak değerlendiriyor. Böylece ameliyat sonrası bakım protokollerinin küresel ölçekte yeniden şekillenmesine olanak sağlaması bekleniyor.

Mide kanseri, dünya genelinde en sık görülen ve en ölümcül kanser türleri arasında yer almakta olup, tedavisinde cerrahi müdahale hastaların uzun vadeli sağkalımı için kritik bir öneme sahiptir. Erken evre tanısı konulan hastalarda radikal gastrektomi, tümörün cerrahi olarak tamamen çıkarılmasını hedefleyen ve tedavinin temel taşı olan bir yöntemdir. Ancak ileri evre hastalıklarda tümör hacminin küçültülmesi ve mikrometastazların ortadan kaldırılması amacıyla preoperatif neoadjuvan kemoterapi uygulanması hayat kurtarıcı olabilir. Fakat bu süreç, hem cerrahi başarısını hem de hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen yan etkiler barındırmaktadır.

Neoadjuvan kemoterapinin bağırsak mikroflorası ve bağırsak bariyeri üzerinde olumsuz etkiler yarattığı, enfeksiyon risklerini artırarak postoperatif iyileşme sürecini uzattığı bilinmektedir. Bağırsak bariyerindeki bozulma ve mikrobiyota dengesizliği, hastalarda sistemik inflamasyonun artmasına ve komplikasyonların daha sık ortaya çıkmasına yol açabilir. Klinik ortamda özellikle mide kanserli hastalarda bu sorunları azaltmaya yönelik etkili stratejiler henüz tam anlamıyla geliştirilmemiştir ve literatürde bu konuda yüksek kalitede araştırma eksikliği mevcuttur.

Probiyotikler ise bağırsak homeostazını yeniden tesis edip, immün sistemi modüle ederek ve bağırsak bariyerinin sağlamlığını artırarak komplikasyonların önüne geçme potansiyeline sahiptir. Daha önce farklı abdominal cerrahi alanlarında yapılan küçük çaplı araştırmalar, probiyotik takviyelerin enfeksiyon oranını düşürmede ve gastrointestinal fonksiyonların iyileşmesinde faydalı olabileceğine işaret etmiştir. Ancak mide kanseri hastalarında ve özellikle neoadjuvan kemoterapi sonrası minimal invaziv cerrahi uygulanan gruplarda probiyotiklerin etkinliğine dair büyük ölçekli, randomize kontrollü çalışmalar halen eksiktir.

GISSG 2023-01 çalışması, cerrahi sonrası enfeksiyon insidansını birincil sonlanım noktası olarak belirlemiş olup, toplamda 318 hastanın dahil edilmesini planlamakta ve katılımcılar eşit sayıda probiyotik grubu ve kontrol grubuna randomize edilmektedir. Probiotik uygulaması, son kemoterapi kürünün tamamlanmasının hemen ardından başlanarak, ameliyat sonrası yedinci güne ya da taburcu olana dek devam edecektir. Bu yaklaşım, perioperatif dönemde bağırsak florasının korunmasını ve iyileşmesini maksimize etmeyi amaçlamaktadır.

Sekonder sonlanım noktaları arasında gastrointestinal fonksiyonların toparlanma süresi, hastaların yaşam kalitesindeki değişim ve sistemik inflamasyon göstergeleri yer almaktadır. Bu sayede çalışma yalnızca enfeksiyon oranlarını değil, aynı zamanda hastaların genel iyileşme süreçlerini ve subjektif sağlık algılarını da kapsamlı bir şekilde irdeleyerek probiyotik etkinliğinin çok yönlü değerlendirilmesini sağlayacaktır. Bu kapsamlı yaklaşım, klinik sonuçların gerçek yaşamda nasıl yansıyacağına dair önemli bilgiler sunacaktır.

Çalışma, açık etiketli bir tasarıma sahip olmakla birlikte, randomizasyon ve çoklu merkez yapısıyla olası yanlılıkların önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Yüksek hasta volümü olan birçok merkezin katılımı, cerrahi ve perioperatif bakım standartlarının eşgüdümlü şekilde uygulanmasını sağlamış ve sonuçların farklı klinik ortamlarda da geçerli olmasını mümkün kılmıştır. Böylece, elde edilecek bulguların genellenebilirliği ve klinik pratikte uygulanabilirliği artmıştır.

Deneysel grubun minimal invaziv cerrahi teknikler olan laparoskopik ve robotik radikal gastrektomi uygulayan hastalardan seçilmesi ise çalışmayı modern tıbbi pratikle uyumlu hale getirmektedir. Minimal invaziv cerrahinin, geleneksel açık cerrahiye kıyasla cerrahi travmayı azaltması ve iyileşme sürelerini kısaltması nedeniyle, probiyotiklerin ek avantaj sağlayıp sağlamadığı konusu klinik açıdan büyük önem taşımaktadır ve bu çalışma ile yanıtlanması hedeflenmektedir.

Ayrıca sistemik inflamasyon biyobelirteçlerinin izlenmesi, probiyotiklerin sadece mikrobiyal homeostaz üzerinde değil, bağışıklık sistemi ve inflamatuar süreçler üzerindeki etkilerinin de gözlemlenmesine olanak tanıyacak. İnflamasyonun kanser progresyonundaki rolü son yıllarda giderek daha çok anlaşılırken, probiyotiklerin inflamatuar yanıtı hafifletmeye potansiyel etkisi kişiye yönelik tedavi modellerinin geliştirilmesi açısından önemli ipuçları sunabilir.

Hastaların yaşam kalitesine ilişkin kapsamlı değerlendirmeler ise haberin hasta odaklı boyutunu oluşturmakta; tedavi başarısını sadece tıbbi parametrelerle değil, aynı zamanda hastaların kendilerini nasıl hissettikleri ile ölçmek, klinik uygulamada daha bütüncül bir bakım standardı geliştirmenin temelini oluşturacaktır. Bu yönüyle GISSG 2023-01, multidisipliner tedavi yaklaşımlarının önünü açmaktadır.

Araştırmanın sonuçları, mide kanseri ameliyatı sonrası enfeksiyon yönetiminde probiyotik kullanımının uluslararası tedavi protokollerinde yer almasını sağlayacak güçlü bir kanıt oluşturabilir. Başarılı bulunması halinde, aynı konseptin diğer kanser türlerinde ve farklı perioperatif kemoterapi yaklaşımlarında da uygulanması için yeni araştırmaları teşvik edecektir. Böylece onkoloji ve cerrahi alanlarında mikrobiyom merkezli tedavilere yönelik küresel bir araştırma ve klinik uygulama ivmesi doğabilir.

Mide kanseri insidansının ve neoadjuvan kemoterapi uygulayan hasta sayısının artış gösterdiği günümüzde, ameliyat sonrası komplikasyonların azaltılması ve iyileşme süreçlerinin hızlandırılması kritik bir ihtiyaçtır. Non-farmakolojik, güvenli ve ekonomik bir yaklaşım olan probiyotik takviyesi, bu gereksinimi karşılamak üzere umut vadeden bir yöntem olarak öne çıkmaktadır ve çalışmanın sonuçları sağlık politikaları üzerinde de geniş etkiler yaratabilir.

Sonuç olarak, GISSG 2023-01 çalışması, cerrahi onkoloji, mikrobiyom bilimi ve immünoloji disiplinlerini bir araya getiren disiplinlerarası bir öncü projedir. Protokolünün titizliği, uluslararası iş birliği ve hasta merkezli yaklaşımı ile hem klinik uygulamada hem de bilimsel literatürde devrim niteliğinde gelişmelere kapı aralayacaktır. Mide kanseri tedavisinde probiyotiklerin rolünün netleşmesi, hastaların enfeksiyon riskini azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak gibi hayati kazanımlara yol açması beklenmektedir.

GISSG 2023-01 araştırmasının sonuçları uluslararası tıp camiasında büyük bir merakla beklenmekte olup, hipotezlerin doğrulanması durumunda cerrahi sonrası mikrobiyota yönetimi alanında yeni bir çağ başlayacaktır. Bu çalışma, kanser cerrahisinde probiyotiklerin standart bakımın ayrılmaz bir parçası olmasını sağlayacak bilimsel temelleri atacaktır.

Çok merkezli yapısı, yüksek hasta sayısı ve metodolojik sağlamlığı ile GISSG 2023-01, mide kanseri ameliyatlarında perioperatif bakımda probiyotik kullanımına yönelik en kapsamlı ve etkili çalışma olma potansiyelini taşımaktadır. Sonuçları yalnızca cerrahi sonrası enfeksiyonların azaltılması ve iyileşme hızlandırılması değil, aynı zamanda sağlık kaynaklarının etkin kullanımı ve hasta memnuniyeti açısından da yol gösterici olacaktır.

Çalışmanın kayıt bilgileri ClinicalTrials.gov platformunda NCT05901779 numarası ile herkese açık olarak paylaşılmıştır. Bu şeffaflık, araştırma süreçlerinin izlenebilirliği ve uluslararası iş birliğinin artması açısından önemli bir adımdır. Böylece dünyanın farklı noktalarındaki araştırmacılar ve klinisyenler arasında bilgi paylaşımı ve veri bütünleştirme kolaylaşacaktır.

Bu çalışma, mikrobiyomun vücut direncine katkısı, komplikasyonların azaltılması ve hastaların tedavi sürecindeki güçlendirilmesi gibi dinamik ve yenilikçi bir alanın öncüsüdür. Gastrik kanser ameliyatında probiyotiklerin rolünü aydınlatması, onkoloji ve cerrahi uygulamalarında bütünleşik tedavi yaklaşımının gelişimini hızlandıracaktır.

Araştırma Konusu:
Perioperatif probiyotik takviyesinin, neoadjuvan kemoterapi sonrası laparoskopik veya robotik radikal gastrektomi uygulanan mide kanseri hastalarında kısa dönem klinik sonuçlar üzerindeki etkileri.

Makale Başlığı:
Effect of perioperative probiotic supplements on the short-term clinical outcomes of patients undergoing laparoscopic or robotic radical gastrectomy after neoadjuvant chemotherapy: Study protocol for a multicenter randomized controlled trial (GISSG2023 - 01 Study).

Web References:
https://clinicaltrials.gov/ct2/show/NCT05901779

Doi Referans:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-14115-x

Resim Credits:
Scienmag.com

Anahtar Kelimeler:
probiyotik takviyesi, mide kanseri, neoadjuvan kemoterapi, minimal invaziv cerrahi, radikal gastrektomi, postoperatif enfeksiyon, gastrointestinal iyileşme, mikrobiyota, sistemik inflamasyon, yaşam kalitesi, çok merkezli randomize kontrollü çalışma, perioperatif bakım

0 Votes: 0 Upvotes, 0 Downvotes (0 Points)

Leave a reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Onkolojideki En Yeni ve Önemli Gelişmeleri Kaçırmayın

E-posta yoluyla paylaşımlarınızı almak için onay veriyorum. Daha fazla bilgi için lütfen Gizlilik Politikamızı inceleyin.

Loading Next Post...
Takip Et
Search
ŞU ANDA POPÜLER
Loading

Signing-in 3 seconds...