Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen kanser araştırma merkezlerinden University of Texas MD Anderson Cancer Center, farklı kanser türlerinde tedavi stratejilerini kökten değiştirebilecek bir dizi önemli araştırmayı kamuoyu ile paylaştı. Pankreas kanseri metastazlarından lösemi tedavisindeki yenilikçi yaklaşımlara kadar uzanan bu çalışmalar, klinik uygulamalarla moleküler bilim alanındaki araştırmaların birleştiğinde neler başarabileceğinin güçlü bir göstergesi oldu.
Pankreas kanseri, düşük sağkalım oranları ve agresif seyriyle onkoloji alanının en zorlu problemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu kanser türünde hastaların sadece yaklaşık yüzde 12’si teşhisden sonra beş yıl hayatta kalabiliyor. Dr. Linghua Wang ve Dr. Anirban Maitra liderliğinde yürütülen kapsamlı bir çalışma, pankreas kanserinin metastaz sürecini detaylandıran geniş çaplı bir mekansal atlas oluşturdu. 13 hastadan alınan 55 tümör örneği, yüksek çözünürlüklü mekansal haritalama teknikleriyle analiz edilerek kanser hücrelerinin klonal evrimi, epitelial fenotip değişiklikleri ve tümör mikro çevresi dinamikleri ortaya kondu. Araştırma, pankreastan uzak organlara yayılan kanser hücrelerinde iki farklı epitelial fenotipin varlığını ve bunların özgün transkriptomik imzalarını saptayarak önemli bir prognostik değer taşıdığını gösterdi. Bu keşif, bu zorlu kanserde biyobelirteçlerin ve hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesi sürecinde hücresel heterojenite ve mikro çevrenin dikkate alınması gerekliliğini ortaya koydu.
Akciğer kanseri, çoğu zaman geç evrede teşhis edilmesi nedeniyle mortalitesi yüksek bir malignitedir. Hastalığın erken dönemlerinde bağışıklık sisteminde gerçekleşen değişimlerin anlaşılması, özellikle erken müdahale ve koruyucu stratejiler için kritik öneme sahiptir. Dr. Bo Zhu ve Dr. Jia Wu liderliğinde gerçekleştirilen ve 114 akciğer dokusu örneğinin kullanıldığı çalışma, akciğerin precanceröz (kanser öncüsü) ve tümör evreleri boyunca bağışıklık peyzajındaki dönüşümleri böylesine detaylı şekilde haritalandırdı. Analizler, bağışıklık kontrol noktalarından biri olan TIM-3 reseptörünün precanceröz dönemde yüksek ifade gördüğünü ancak ilerleyen evrelerde azaldığını ortaya koydu. TIM-3 bloke edildiğinde ise hastalık ilerlemeden tümör büyümesinin anlamlı şekilde azaltıldığı gözlendi. Bu bulgu, TIM-3’ün akciğer kanserinde erken dönemde hedeflenebilecek önemli bir bağışıklık terapisi potansiyelini işaret ediyor.
Mantle cell lenfoma (MCL), agresif seyirli ve kür sağlama konusunda zorlayıcı bir B hücreli lenfoma tipidir. Dr. Michael Wang öncülüğünde yürütülen ECHO faz III klinik çalışması, standart tedaviye yeni nesil selektif Bruton’s tirozin kinaz inhibitörü olan acalabrutinib’in eklenmesinin etkilerini değerlendirdi. 598 hastanın katıldığı bu geniş ölçekli çalışmada, acalabrutinib alan gruplarda medyan progresyonsuz sağkalım süresi 49.6 aydan 66.4 aya yükseldi. Hem etkinlik hem de güvenlik profili açısından olumlu sonuçlar elde edilmesi, özellikle yaşlı ve yeni teşhisli MCL hastaları için bu kombinasyonun yeni birinci basamak standart tedavi olarak FDA onayı almasını sağladı.
Akut myeloid lösemi (AML), kemoterapiye direnç gösteren ve tedavisi zor bir kanser türüdür. Dr. Michael Andreeff ve Dr. Yuki Nishida’nın öncülüğündeki çalışma, kemoterapiden kaçan ve kemik iliği mikroçevresinde uykuda kalan lösemik kök ve progenitör hücrelerin (LSPC) epigenetik olarak hedeflenmesini konu aldı. Valemetostat isimli, EZH1 ve EZH2 epigenetik regülatörlerini çift yönlü hedefleyen inhibitör, bu hücrelerin uykuda kalmasını sağlayan mekanizmaları bozarak onları uyarıyor ve böylece kemoterapötik ajanlar karşısında duyarlı hale getiriyordu. Ön klinik modellerde, valemetostat ve konvansiyonel kemoterapinin kombinasyonu, normal hematopoietik kök hücrelere zarar vermeden lösemik hücrelerin etkin eliminasyonunu sağladı. Bu yaklaşım, AML tedavisinde direnç mekaniğinin üstesinden gelmek adına önemli bir dönüşüm vaadediyor.
Glioblastoma, beyin tümörlerinin en yaygın ve en ölümcül formu olup, bağışıklık kontrol noktası inhibitörlerine direnç göstermesiyle bilinmektedir. Dr. Shiao-Pei Weathers’ın yönettiği yaptığı faz I/II klinik çalışmada, atezolizumab (bir bağışıklık kontrol noktası inhibitörü) temozolomid kemoterapisi ve radyoterapiyle kombine edildi. Hastaların genel sağkalımı mevcut standart tedavilere benzerken, çalışma sırasında tümör mikroçevresinde bağışıklık açısından zengin alt gruplar saptandı ve bu hastalarda tedavi yanıtı daha olumlu bulundu. Özellikle glioblastoma’nın mezankimal alt tipi, yüksek immün aktivite gösterdi. Ayrıca ilginç bir şekilde, hastaların bağırsak mikrobiyotasındaki belirli profiller ile immün yanıt arasında pozitif bir korelasyon saptandı; bu durum, bağırsak-beyin aksının kanser immünoterapisi üzerindeki rolünü vurguluyor.
Kanser tedavisi sonrasında yaşam kalitesini artırmak amacıyla yapılan araştırmalardan biri, özellikle ileri yaştaki meme kanseri sağ kalanlarında kronik ağrı yönetimi ve öz savunuculuk arasındaki ilişkiyi ele aldı. Dr. Karen E. Alsbrook liderliğinde gerçekleştirilen çalışmada, 65 yaş üstü kadınların sağlık personeliyle iletişim biçimleri, ağrı algıları ve opioid kullanımı çevresindeki damgalama araştırıldı. Aktif öz savunuculuk yapan hastalar, sağlık çalışanlarıyla daha iyi iletişim kurmakta ve daha düşük ağrı şiddeti bildirmekteydi. Bu bulgular, hasta merkezli bakımın, özellikle hemşire liderliğindeki müdahalelerin ağrı yönetiminde kritik önem taşıdığını ortaya koydu ve yaşlı hasta gruplarında öz savunuculuğun güçlendirilmesinin hasta deneyimini olumlu yönde etkileyebileceğini gösterdi.
MD Anderson Cancer Center, bu üstün araştırma performansları sayesinde birçok akademik onur da elde etti. Bunlar arasında, Prof. Anirban Maitra ve Prof. Scott Kopetz gibi altı profesörün, tıp alanında çığır açan araştırmaları nedeniyle Amerikan Doktorlar Birliği’ne (Association of American Physicians) kabul edilmeleri öne çıkıyor. Ayrıca, hesaplamalı biyoloji ve kanser genomiği alanındaki çalışmalarıyla Prof. Ken Chen, Amerikan Tıp ve Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nün (AIMBE) seçkin üyesi olarak seçildi. Meme kanseri araştırmalarındaki liderliğiyle Prof. Gabriel Hortobagyi ise Avrupa Onkoloji Derneği (ESMO) Meme Kanseri Ödülü’ne layık görüldü.
Pediatrik ve yetişkin lösemi tedavisinde dünya çapında önemli katkılarda bulunan Richard Gorlick ve Michael Andreeff, 2025 yılı “Giants of Cancer Care” (Kanser Bakımının Devleri) listesine seçildi. Bu seçkinlik, MD Anderson’ın sadece bilimsel yenilikte değil, aynı zamanda klinikte dönüşüm yaratmadaki önemini pekiştiriyor.
MD Anderson’ın bu geniş kapsamlı, çok disiplinli araştırmaları, mekansal transkriptomik tekniklerden yüksek boyutlu görüntülemenin bütünleşik kullanımı, hedefe yönelik moleküler inhibitörlerin etkinliği ve hasta merkezli bakım modellerinin önemine kadar pek çok yeniliği içeriyor. Tüm bu bulgular, tümör biyolojisi, immünoloji ve kişiye özel tedavilerin harmanlanarak kanserle mücadelede yeni ve daha etkili yolların açıldığını ortaya koyuyor.
Kanserlerin genetik ve epigenetik heterojenitesinin daha iyi anlaşılması, özellikle metastatik pankreas kanseri gibi tedavisi güç türlerde klinik sonuçların iyileştirilmesinde kritik rol oynuyor. Benzer şekilde, akciğer kanserinde bağışıklık sisteminin erken dönem değişikliklerinin hedeflenmesi erken tanı ve tedavi için yeni kapılar aralıyor. Lenfoma ve lösemi gibi hematolojik malignitelerde geliştirilen yeni ilaç kombinasyonları ve epigenetik düzenleyicilerin kullanımı, tedavi sürecinde direnç mekanizmalarının aşılmasını sağlıyor.
Beyin tümörlerinde immün mikro çevrenin ve bağırsak mikrobiyotasının etkisine dair yeni elde edilen veriler, kanser immünoterapilerinin etkililiğinde çok katmanlı sistem etkileşimlerinin önemine işaret ediyor. Kanser sonrası yaşam kalitesi ve ağrı yönetimi üzerine yoğunlaşan psikososyal çalışmalar ise, hasta katılımının ve iletişimin değerini bir kez daha öne çıkarıyor.
MD Anderson Cancer Center’ın bu başarıları, onkoloji alanında bilimi pratiğe dönüştürmedeki kararlı duruşu ve çok disiplinli işbirliğinin gücünü gözler önüne seriyor. Kanser hastaları için daha uzun, daha kaliteli yaşam süreleri sağlamak amacıyla yapılan bu tür çalışmalar, küresel onkoloji topluluğu için yol gösterici olmaya devam edecek.
—
**Araştırma Konusu**: Comprehensive advances in cancer biology, treatment strategies, and patient care across pancreatic cancer, lung cancer, lymphoma, leukemia, glioblastoma, and breast cancer survivorship.
**Makale Başlığı**: Revolutionizing Oncology: MD Anderson’s Breakthroughs in Cancer Research and Patient Care
**Web References**:
– https://www.mdanderson.org/newsroom/research-highlights.html
– https://www.mdanderson.org/newsroom/research-highlights/comprehensive-spatial-map-provides-insights-into-pancreatic-cancer-metastases.h00-159775656.html
– https://www.nature.com/articles/s41586-025-08927-x
– https://www.mdanderson.org/newsroom/research-highlights/mapping-changes-in-lung-precancer-reveals-tim-3-as-potential-intervention-target.h00-159776445.html
– https://www.cell.com/cancer-cell/fulltext/S1535-6108(25)00162-X
– https://www.mdanderson.org/newsroom/research-highlights/novel-combination-provides-more-effective-treatment-option-for-mantle-cell-lymphoma.h00-159776445.html
– https://ascopubs.org/doi/pdf/10.1200/JCO-25-00690
– https://www.mdanderson.org/newsroom/research-highlights/activating-leukemia-stem-cells-makes-chemotherapy-more-effective-in-AML.h00-159776445.html
– https://www.nature.com/articles/s41408-025-01266-0
– https://www.mdanderson.org/newsroom/research-highlights/study-identifies-potential-biomarker-for-treatment-response-in-glioblastoma.h00-159776445.html
– https://www.nature.com/articles/s41467-025-56930-7
– https://www.mdanderson.org/newsroom/research-highlights/self-advocacy-may-lead-to-less-pain-in-older-breast-cancer-survivors.h00-159776445.html
– https://www.ons.org/publications-research/onf/52/3/associations-among-self-advocacy-patient-centered-communication-pain
**Doi Referans**: Sağlanan linklerde yer almaktadır.
**Anahtar Kelimeler**: Kanser araştırması, pankreas kanseri, akciğer kanseri, mantle cell lenfoma, akut myeloid lösemi, glioblastoma, meme kanseri, tümör mikro çevresi, immün kontrol noktası, mekansal transkriptomik, BTK inhibitörleri, EZH1/2 inhibisyonu, hasta öz savunuculuğu, immün biyobelirteçler, kanser genomiği.