İleri Düzey Tiroid Kanseri İçin Yenilikçi CAR T Hücre Tedavisi Umut Vaat Ediyor, AACR Duyurdu

Onkoloji dünyasında, agresif tiroid kanserlerine yönelik tedavi seçenekleri giderek artarken, The University of Texas MD Anderson Kanser Merkezi’nde geliştirilen yeni bir CAR T hücre tedavisi hastalara umut ışığı oluyor. Agresif seyreden anaplastik tiroid kanseri (ATC) ve kötü diferansiye tiroid kanseri (PDTC) gibi alt tiplerde, mevcut standart tedavilerin çoğu zaman yetersiz kalması nedeniyle hastaların yaşam süreleri maalesef kısa olabiliyor. Bu zorlu klinik tabloda, ICAM-1 isimli hücreler arası adezyon molekülüne yönelik geliştirilen AIC100 adlı yeni nesil CAR T hücre tedavisi, erken dönem klinik araştırmada elde edilen sonuçlarla dikkat çekiyor.

AIC100, bağışıklık sisteminin sitotoksik T lenfositlerini tümör hücrelerine karşı özelleştirerek hedef alan bir yöntem sunuyor. Bu terapi, CAR T hücrelerinin ICAM-1 proteini ile bağlanmasını sağlayan özelleşmiş bir yapı içeriyor; ICAM-1 ise hem ATC hem de PDTC hücrelerinde aşırı ifade edilen bir transmembran glikoproteindir. Bu sayede, tedavi hem hücre seviyesinde hedef gözetiyor hem de immün yanıtı tetikleyerek tümörün ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Özellikle, kanser hücrelerinin dirençli ve invazif yapısı düşünüldüğünde bu yöntem ciddi bir yenilik olarak değerlendiriliyor.

AIC100, üçüncü nesil CAR T hücresi teknolojisini kullanıyor ve bu yapı, katı tümörlerin zorlu mikroskobu ortamında hücrelerin daha uzun süre hayatta kalmasını ve etkinliği artırmayı hedefleyen geliştirmeler içeriyor. Ayrıca, tedavi ile birlikte CAR T hücrelerine somatostatin reseptör 2 proteini eşzamanlı olarak eklenmiş. Bu özellik, PET görüntülemesi ile tedavi edilen hücrelerin vücutta nerede dağıldığını ve ne kadar süreyle varlık gösterdiğini non-invaziv olarak takip edebilme imkanı sağlıyor. Bu yenilikçi izleme sistemi, tedavinin etkinliğinin ve CAR T hücrelerinin kinetiğinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunuyor.

Çok merkezli ve doz artırım prensibine dayanan Faz I klinik çalışmaya 24 yetişkin ATC veya PDTC hastası dahil edildi. Bu hastaların çoğu, zaten standart tedavileri denemiş ve başarısız olmuş, ya da yeniden nüks etmiş vakalardan oluşuyordu. Denemede, üç farklı doz seviyesinde AIC100 verildi ve hastalara öncesinde lenfositlerini azaltmak için kemoterapi uygulandı. Bu, vücuttaki düzenleyici bağışıklık hücrelerini azaltarak CAR T hücrelerinin yerleşmesini kolaylaştırmayı amaçlayan önemli bir adım oldu. Toplamda 15 hastaya tedavi verildi ve iki yüksek doz grubundan elde edilen veriler oldukça umut vericiydi.

Düşük doz seviyelerine göre daha yüksek dozlardaki tedavi sonuçları dikkat çekiciydi. Özellikle dört anaplastik tiroid kanserli hastadan ikisinde tam ya da kısmi tümör cevabı aldı; biri tam remisyonda, diğeri ise kısmi yanıt gösterdi. Bu yanıtlar, bu agresif kanser grubunda son derece nadir ve hastaların yaşamlarını aylarca idame ettiren önemli hastalık kontrolü sağladı. Aynı şekilde, beş kötü diferansiye tiroid kanserli hastanın üçü hastalık stabilizasyonu sağladı. Bu durum, hem ATC hem de PDTC türlerinin bu hedefe yönelik immünoterapiye yanıt verebildiğini gösterdi.

Tedavi güvenliği açısından da umut veren veriler sağlandı. İlk üç doz seviyesinde tedaviyle ilişkili doz sınırlayıcı toksisite gözlenmedi. Karşılaşılan advers etkiler çoğunlukla hafif ve orta şiddette olan, yönetilebilir seyrettiği belirtilen sitokin salınım sendromuydu (CRS). Bu yan etki, CAR T terapilerinde sıkça görülen ancak kontrol altına alınabilen bir yan etki türü. Ayrıca, CAR T tedavisinde sık rastlanan ciddi nörotoksisite sendromu (ICANS) bu çalışmada rapor edilmedi. Ancak, dördüncü yüksek dozda iki hastada grade 3 seviyesinde pnömoni geliştiği için doz optimizasyonunun önemi bir kez daha vurgulandı.

Araştırmacılar bu olumlu klinik ve güvenlik sonuçlar doğrultusunda, 3. doz seviyesini gelecek Faz II çalışmaları için önerilen doz olarak belirlediler. CAR T hücrelerinin katı tümörlere yönelik kullanılmasında karşılaşılan zorluklar düşünüldüğünde, bu veriler alanda bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Tümör hücrelerindeki heterojenite, immün baskılayıcı mikroçevre ve T hücrelerinin tümöre ulaşımına yönelik engellerin aşılmasına yönelik iyi bir örnek teşkil ediyor.

AIC100’un somatostatin reseptör PET izleme sistemi özellikle önemli bir yenilik olarak ön plana çıktı. Bu teknoloji sayesinde, hastaların tedaviye verdikleri cevaplarını ve CAR T hücrelerinin vücut içindeki davranışları gerçek zamanlı olarak takip edilebiliyor. Bu da, tedavi sürecinde dinamik ve kişiselleştirilmiş ayarlamalar yapılmasına olanak sağlıyor; böylece erken dönemde tedavi direnci veya hastalık nüksü tespit edilerek gerekli müdahaleler yapılabiliyor.

Çalışmanın baş araştırmacılarından olan Doç. Dr. Samer Srour, çalışmanın anaplastik ve kötü diferansiye tiroid kanseri gibi ölümcül kanserlerde önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Tam ve kısmi remisyonların alınmasının, tedavi yaklaşımını doğruladığını ve hastaların yaşam sürelerinin anlamlı biçimde uzatılabileceğini belirtti. Bu sayede, bu agresif kanser türlerinin tedaviye dirençli yapısı kırılarak uzun vadede daha iyi klinik sonuçlar hedefleniyor.

Faz I çalışması, endüstri ve akademi iş birliği kapsamında AffyImmune Therapeutics tarafından desteklendi. Böyle yenilikçi tedavi araştırmalarında akademik kuruluşların deneyimi ile biyoteknoloji şirketlerinin kaynaklarının bir araya gelmesi, ileri evre klinik aşamalara geçişte kritik önem taşıyor. Araştırma ekibi, mevcut olumlu data sonrası Faz II ve sonrası daha geniş klinik denemelerin planlandığını ve uzun dönem etkinlik ile güvenlik sonuçlarının yakından takip edileceğini açıkladı.

Özetle, AIC100’ün hastalığa özgü hedeflemesi, yenilikçi teknolojik geliştirmeleri ve elde edilen erken aşama başarıları, tiroidin en agresif ve tedavisi güç kanser tipleri için umut vadeden yeni bir tedavi vizyonu ortaya koyuyor. Bu terapötik yaklaşımın önümüzdeki yıllarda, artık katı tümörler için geliştirilen CAR T hücre tedavilerinin önünü açması ve daha geniş hasta gruplarında kullanılabilir hale gelmesi bekleniyor.

Bu gelişmeler ışığında, önceki sıkıntılarla dolu katı tümör CAR T hücre terapileri alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiş olup, ilerleyen dönemlerde tiroid kanserinin tedavisinde kalıcı başarı ve yaşam kalitesinde artışın kapısını aralamaktadır. Böylelikle, daha önceden ölümcül kabul edilen hastalıkların yönetimi, kronik veya küratif seçeneklere dönüşebilir.

Araştırma Konusu: CAR T hücre tedavisi ile ICAM-1 hedeflemesi yoluyla agresif tiroid kanserlerinde immünoterapi çalışması

Makale Başlığı: Novel CAR T Cell Therapy AIC100 Shows Promising Early Results in Aggressive Thyroid Cancers

Haberin Yayın Tarihi: 29 Nisan 2025

Web References:
https://www.mdanderson.org/treatment-options/car-t-cell-therapy.html
https://www.mdanderson.org/cancer-types/thyroid-cancer.html
https://faculty.mdanderson.org/profiles/samer_srour.html
https://www.abstractsonline.com/pp8/#!/20273/presentation/10430

Resim Credits: The University of Texas MD Anderson Cancer Center

Anahtar Kelimeler: Tiroid kanseri tedavisi, CAR T hücre terapisi, Anaplastik tiroid kanseri, Kötü diferansiye tiroid kanseri, ICAM-1 hedefli tedavi, Kanser immünoterapisi, Solid tümörler, T hücresi yanıtları, Klinik araştırma sonuçları, Lenfodepleksiyon, Cytokine release syndrome, Somatostatin reseptör PET görüntüleme

0 Votes: 0 Upvotes, 0 Downvotes (0 Points)

Leave a reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Onkolojideki En Yeni ve Önemli Gelişmeleri Kaçırmayın

E-posta yoluyla paylaşımlarınızı almak için onay veriyorum. Daha fazla bilgi için lütfen Gizlilik Politikamızı inceleyin.

Loading Next Post...
Takip Et
Search
ŞU ANDA POPÜLER
Loading

Signing-in 3 seconds...