Kanser, insan vücudunda sürekli devam eden genetik değişimlerin sonucunda ortaya çıkan ve evrimsel süreçler tarafından şekillenen karmaşık bir hastalık olarak karşımıza çıkar. Bu süreçte, bazı genetik mutasyonlar, hücrelere kontrolsüz şekilde çoğalma imkanı sunar ve böylelikle kanserin başlangıcı gerçekleşir. Ancak bu dinamik evrimsel savaş, hastalık tedavisinde kullanılan kemoterapi gibi güçlü seçici baskılar altında daha da karmaşık bir hal alır. İspanya’daki IRB Barcelona araştırma ekibi, kanser hücrelerinin bu baskılar karşısında nasıl hızla evrimleşip direnç geliştirdiğini anlamak amacıyla DiffInvex adlı yenilikçi bir hesaplamalı çerçeve geliştirdi.
DiffInvex, sağlıklı hücrelerden malign tümörlere dönüşüm sürecini ve ardından kemoterapinin uygulandığı sıralarda tümörlerin nasıl adapte olduğunu gen düzeyinde inceleyen karmaşık bir yöntem olarak dikkat çekiyor. Bu sistem, kanserin genetik yapısındaki değişimleri takip ederek, tümörlerin tedaviye karşı geliştirdiği kaçış yollarını belirlemede büyük avantaj sağlıyor. Özellikle, kemoterapinin uygulandığı anlarda ortaya çıkan genetik seçilim süreçlerini anlamaya odaklanan DiffInvex, böylece kanser hücrelerinin tedaviye karşı koyma mekanizmalarını daha net biçimde ortaya koyuyor.
Çalışmada, 30 farklı doku tipinden alınan 11.000’den fazla insan genomu analiz edildi. Hem sağlıklı hem de kanserli doku örneklerinin geniş bir veri tabanı kullanılarak gerçekleştirilen bu büyük ölçekli genom analizleri, tümörlerin genetik evrimine dair çok boyutlu bir harita sunuyor. Bu haritalama, kemoterapi sırasında kanser hücrelerinde seçilen ve tedaviye direnç kazandıran kritik genlerin tanımlanmasını mümkün kılarak, kanser tedavisinde yeni umutlar vadediyor.
Kemoterapi, kanser tedavisinde uzun yıllardır yaygın olarak uygulanan bir yöntem olmasına rağmen, tümörlerin tedavi sonrasında tekrar büyüyüp daha agresif hale gelmesi sorunu ile mücadelede hala yetersiz kalıyor. Bu durumun altında yatan temel neden, kemoterapinin kanser hücrelerinde ek DNA hasarına yol açması ve karmaşık ilaç kombinasyonları nedeniyle mutasyonların takibini zorlaştırmasıdır. İşte tam bu noktada, DiffInvex gibi yeni nesil analiz araçları devreye girerek, genetik ‘gürültüyü’ temizleyip anlamlı sinyalleri ortaya çıkarmada çığır açıcı bir rol üstleniyor.
IRB Barcelona ve Kopenhag Üniversitesi’ndeki bilim insanlarından Dr. Fran Supek’in belirttiği gibi; “Tümör gelişimi ve tedavi süreçlerinde evrimi gerçek zamanlı gözlemleyebilen bir yönteme ihtiyaç vardı.” DiffInvex, genomun işleyişi için kritik önemde olan kodlama bölgelerinde mutasyon oranlarının doğal bazal değerini, çevresindeki kodlama dışı bölgelerle kıyaslayarak tahmin ediyor. Bu sayede, kanser evrimi ve tedaviye yanıt esnasında ortaya çıkan mutasyonlarda, mutasyon oranlarını etkileyen çevresel etmenlerin etkisi ayrıştırılıyor.
Araştırmanın en etkileyici sonuçlarından biri, kemoterapi direncinin genellikle klasik anlamda ilaç direnciyle doğrudan ilişkili spesifik genlerde oluşan mutasyonlar tarafından değil, daha çok kanserin temel hayatta kalma ağını güçlendiren bilinen kanser genlerinde ek sürücü mutasyonların birikmesiyle sağlandığını göstermesidir. PIK3CA gibi onkogenler, SMAD4 gibi tümör baskılayıcılar ve STK11 gibi metabolik regülatörlerin bu süreçte kritik rol oynadığı ortaya kondu. Bu genlerde mutasyonların seçilmesi, tümörlerin farklı kemoterapi ajanlarına karşı çok yönlü bir dirence ulaşmasını sağlıyor.
Daha derinlemesine incelendiğinde, sağlıklı ve tümörlü doku örnekleri karşılaştırılarak 1.722 genomda ARID1A adlı genin ve diğer bazı kanser genlerinin, sadece kanserle değil aynı zamanda sağlıklı yaşlanma süreciyle de yakından ilişkili olduğu anlaşıldı. Geleneksel yaklaşımlarda “sürücü” mutasyon olarak adlandırılan bu değişikliklerin, yaş ilerledikçe normal dokularda da pozitif seçilimle arttığı tespit edildi. Bu bulgu, kanser biyolojisinde bazı mutasyonların hastalık başlatıcıdan çok, yaşlanma süreciyle ilişkili evrimsel izler olabileceği fikrini destekleyerek teşhis ve tedavi yaklaşımlarının yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğuruyor.
Kanserin, her ilaç için ayrı bir koruma mekanizması geliştirmediğini; bunun yerine, temel hayatta kalma mekanizmalarını güçlendirerek pek çok farklı tedaviye karşı genel bir direnç kazandığını belirten Dr. Supek’in ifadesi, bu alandaki paradigmayı değiştiriyor. Bu anlayışla, kanseri yenmek için tümörlerin merkezi hayatta kalma yollarını hedef alan tedavi stratejileri geliştirmek kritik hale geliyor. Böylece, hastalık karşısında daha etkili ve geniş kapsamlı müdahaleler mümkün oluyor.
Araştırmacılar, rutin kemoterapiye ek olarak PIK3CA veya STK11 gibi kritik genlerin sinyal yolaklarını hedefleyen ilaç kombinasyonlarının kullanılması önerisinde bulunuyor. Bu yaklaşımın, dirençli tümörlerin ortaya çıkmasını önleyebileceği vurgulanıyor. İleriye dönük olarak, bu tür akıllı tedavi kombinasyonlarının kanser tedavisinde devrim yaratma potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor.
DiffInvex’in bir diğer önemli katkısı ise, bir hastanın tümöründe evrimsel süreçlerin ilerleyişini dinamik olarak modelleyerek, gelecekteki direnç mekanizmalarını önceden tahmin edebilme olasılığıdır. IRB Barcelona’dan Dr. Ahmed Khalil, “Mutasyonel ‘gürültüyü’ filtreleyerek klinisyenlerin tümör direncini öngörmesini ve tedbiri önceden almasını sağlayabiliriz.” diyerek çalışmanın kişiye özel tıp anlayışına katkısını öne çıkarıyor.
Bu yeni bakış açısı, kanser tedavisinde statik genetik analizlerin ötesine geçerek, tümörün tedavi altında dinamik şekilde değişen genetik yapısını anlamaya odaklanmayı teşvik ediyor. Böylece, tedaviler kanserin evrimsel hızına yetişerek daha başarılı sonuçlar alınabilir. DiffInvex’in geniş ölçekli genom verileri ve gelişmiş evrimsel modelleme kapsamındaki katkısı ise, bu alandaki araştırma standartlarını yükselterek geleceğin onkoloji çalışmalarına ışık tutuyor.
Araştırma, Avrupa Birliği Horizon 2020 programı DECIDER projesi, Avrupa Araştırma Konseyi’nin Starting Grant programı, İspanya Bilim ve Yenilik Bakanlığı ve Katalan İleri Araştırma Kurumu (ICREA) tarafından desteklendi. Bu güçlü mali destekler, çalışmanın bilimsel derinliğini ve kapsamını artırarak, kanserle mücadelede önemli bir bilimsel dönüm noktası yaratılmasını sağladı.
Kanser evrimsel bir düşman olarak var olmaya devam ederken, bilim insanlarının da bu hastalığın değişen doğasına meydan okuyacak yeni yöntemler geliştirmesi zorunlu hale geliyor. DiffInvex’in ortaya çıkışı, kanserin adaptif direncini çözmede ve tedavi stratejilerini kişiye özel hale getirmede kritik bir adım olarak kabul ediliyor. Böylece, hastalığın karmaşıklığına karşı daha bilinçli ve etkili mücadele yolları açılıyor.
—
Araştırma Konusu: İnsan
Makale Başlığı: DiffInvex identifies evolutionary shifts in driver gene repertoires during tumorigenesis and chemotherapy
Haberin Yayın Tarihi: 13-May-2025
Web References: 10.1038/s41467-025-59397-8
Doi Referans: 10.1038/s41467-025-59397-8
Anahtar Kelimeler: Kanser, Kemoterapi, Kanser Tedavileri, Kanser Genetiği, Mutasyon Oranları